Yaşantımızın saklı yüzlerinde, toplumsal olayların hayatımızdaki tezahüründe, savaşta ve barışta, siyaset meydanında ve uluslararası diplomaside, aile ve kadın erkek ilişkilerinde, kültür sanatta ve özellikle edebiyatta Yunusça yaşayan ruhumuzu ele aldığım mektupların yazılması yaşantıyla belirlendiği için uzun yıllara dayandı.
Yol arkadaşıma bu mektupları hayatımızın dip akıntılarındaki Yunusça’nın kesintisiz mevcudiyetini görünür kılma niyetiyle yazdım ama hepsinden önce; kendini bilme yolculuğunda mürşid ile psikoterapist arasındaki teknik ve içerik açısından farklılıklara bizzat kişisel tecrübelerimiz ışığında değindim. Çağımızın kendini gerçekleştirmek isteyen insanına terapi koltuğundan Yunus divanına uzanan çileli ama “emin” bir yolculuk önermek için!