Onun serüveni bir bilinmezlik içinde milyarlarca yıl öncesinden başladı. Birbirinden çok farklı özellikteki iki taneciğe artık uslanmasını söyledi Yaradan. “Ne yak...” dedi. “Ne de yan!” “Ak!” dedi. “Gönülden gönüle arındır, ferahlat, rahatlat, yardım et senin gibi yolu bulsun beni arayanlar. Bana aksınlar, cennet bahçelerimdeki berrak nehirlere karışsınlar...”
Tasavvufta marifet kapısının sembolüdür su. Tekâmül yolculuğunda sondan hemen önceki makamın girişi olan marifet kapısı, ancak böylesine saf ve duru olan su ile ifade edilebilir. Dünyaya gelişi ile birlikte yolculuğuna başlayan insanın da yanmalardan, yakmalardan sonra durularak nihayetinde “su” gibi mütevazı hale bürünüp sessizce Yaradan’a akması gerekir... Fizik öğretmeni ve yazar Burçak Yüce, bu kitapta bilimle tasavvufu harmanlayıp insanın tekâmül yolculuğunu bir su damlacığının döngüsü üzerinden anlatıyor.
“Suya dair kurulan her bağlantı, kökene bir gönderme aynı zamanda. Bedenimizin olduğu kadar ruhumuzun geçmişi de dipsiz durgun bir sudur. Acının tesellisi, susuzların maksudu, insanın ilk aynası... Burçak Yüce’nin ‘SU’YUN YOLCULUĞU kitabı, bizi kendi içsel yolculuğumuz üzerine düşünmeye teşvik ediyor.” – Kemal Sayar