Yaşayan en önemli yazarlar arasında yer alan, deneme, roman, şiir, seyahatname gibi çeşitli yazın türlerinde eserler veren Cees Nooteboom, bu sıradışı kitapta dünyayı binyıllar önce terk etmiş bir tanrıya, Yunan mitolojisindeki deniz tanrısı Poseidon’a seslenmeyi deniyor. Yılın belirli bir kısmını deniz kenarında geçiren yazar ona mektuplar yazarak, Alberto Manguel’in sözleriyle, “sadece geçmişle değil, sonsuza dek kaybolmuşa benzeyen koca bir dünyayla da diyalog başlatıyor.”
Bu benzersiz diyalog girişimine, engin bir bilgi birikimi ve keskin bir gözlem yeteneğine sahip yazarın yalın bir dille kaleme aldığı deneme, öykü, hatta şiir tadında kısa metinler de ekleniyor. Tarihten enstantaneler, edebiyat, müzik, görsel sanatlar, yabancılaşma, gelip geçen zaman, evrim, doğa ve felsefe gibi birbirinden çok farklı temalara değinen Nooteboom kimi zaman derin sulardaki yaşam mücadelesinden yola çıkarak varoluşu sorguluyor, kimi zaman da üstünde yaşadığımız dünyayı çoktan terk etmiş olsalar da kültürümüzün, hatta bilinçaltımızın mayasını oluşturan mitlere ve söylencelere, büyübozumuna uğramış bir dünyanın penceresinden bakmayı deniyor.
“Cess Nooteboom Montaigne, Hazlitt ve Borges gibi, kendimizi daha akıllı hissettiren yazarlardan biri.”
- Alberto Manguel
“Italo Calvino ya da Paul Auster ayarında bir yazar.”