Her “okuma” bir yorumlamadır. Ve yorumlamak varoluşa katılmanın yegâne biçimidir.
Bir kutsal kitabı yorumlamak şüphesiz ondaki kutsiyete katkıda bulunmak için yapılmaz. “Kutsal” olan her şeyden önce kendiyle kaim olduğundan kutsal denmeye layıktır. Kendi dışından bir şeye ihtiyacı olmadığından ona katkıda da bulunulamaz. Ancak ihtiyacı olana katkı verilebilir ve ancak noksan olan ikmal edilir. Bu nedenle yorumlamanın amacı bir eksikliği gidermek değil, temiz bir kalple ona katılabilmektir.
Her bir yorumun ardında yatan niyet farklı olabilir. Yorum bazen kutsala saldırmak için, bazen kendini ondan korumak için yapılabilir. Bazen inkâr etmek için, bazen de ona daha çok bağlanmak için kullanılabilir. İnkâr ile sesinin duyulmasını uman bir inanan olabildiği gibi, şüphesiz ikrar ile bağlandığından uzaklaşanlar da vardır. Özünde ise her yorum bir bulaşmadır. Kitap tüm heybetiyle okuyucunun karşısında durur. O duruşuyla mükemmeldir, kadimdir, ulaşılamaz ve tüketilemezdir. Ancak bunların hepsi onun kapağını açan için böyledir...