Arktika Bölgesi giderek daha ulasılabilir hale gelmektedir. Soğuk Savaş yıllarında Bölge'ye atfedilen'öğrenilmiş değersizlik' zaman içinde değişmis, askerileşmenin yerini kaynakların ekonomik potansiyeli almıştır. Yaşanan bu değişim, ‘Kutup Çağı' kavramı ile vücut bulmuştur.
Uluslararası politikada iki kutupluluğun ortadan kalkmasından sonra geçen çeyrek yüzyıl içinde “Yeni Alanlar” ortaya çıkmış “Yeni Bakış” açıları dillendirilmeye başlanmıştır. Buradaki itici güç çevresel değişiklik, küresel ısınma ve buz kitlelerinin ayrışma sonucu doğal zenginliklere kolayca ve daha ucuz bir şekilde ulaşmaya dayanmaktadır. Bu arada iklim değişikliğine bağlı olarak buzul dağlarının artan bir hızla erimeleri sonucu alışılagelen buzlarla kaplı Arktika manzaralarını ortadan kaldırmakta, yerli halkların geleneksel yaşam koşullarını kökünden değiştirmektedir. Küreselleşmenin de Bölge'ye girmesiyle devasa ölçekli trans holdinglerin kaynaklara ulaşım mücadelesi ve bu kaynakları sömürme rekabeti artarak sürmektedir. Ekosistemin bozulması ve orman arazilerinin küresel düzeyde azalmasından sonra Arktika'da uzun yıllardır gözlemlenen iklimsel kriz, günümüzde uluslararası toplumun mevcut krizleri arasında en etkili boyuta ulaşmıştır.