Konfüçyüs Anlatıyor “Yoğun biçimde öğrenmek, sağlam ve içten bir amacı olmak; ciddi olarak sorgulamak, kendine uygulayarak yansıtmak: İşte erdem böyle bir süreçtir.”
Konfüçyüs, belki de dünyadaki tüm filozoflar arasında en tanınmışlardan biridir. Fakat kesin olan bir şey varsa o da onun, en çok yanlış aktarılan filozof olduğudur. “Konfüçyüs der ki…” diye başlayan ve hatta çoğu kişinin hiç kuşku duymadan onun olduğuna inanarak söyledikleri sözlerin pek azı ona aittir. Genel kabulün tersine, Konfüçyüsçülük aslında bir din değildir. Bir sosyal, ahlaki ve siyasal felsefe sistemidir. Çin tarihindeki önemi de dinden değil, toplumsal, siyasal ve bürokratik örgütlenmelerden gelir.
Bu kitap, Konfüçyüs ile yirmi iki öğrencisi arasında geçen konuşma ve tartışmaların bir derlemesi olması yanı sıra Konfüçyüs’ün yaşamındaki bazı olayların kayıtlarından oluşmaktadır ve onu takipçileri tarafından bir araya getirilmiştir. Klasik Çin felsefesinin ve edebiyatının en önemli eserlerinden biri sayılmaktadır. Yapısı ve içeriği itibarıyla yalnızca Konfüçyüs’ün toplumsal ve siyasal felsefesinin dile getirilmesinden ibaret değildir; kendisinin ilginç bir portresini de vermektedir. Kitapta, devlet yönetimi, uyulacak ahlaki ilkeler, dinsel törenler ve ideal bir insanın ve toplumun nasıl olması gerektiği gibi pek çok konu anlatılmıştır.
Her ne kadar Konfüçyüsçülük süreç ve sıkıdüzene verdiği katı önemden ötürü itici bir imge edinmişse de, bu kitap bu öğretinin altında yatan iyimserliği ve insalcıllığı ortaya çıkarmaktadır.