Tam hayatımızda her şey normalleşti derken yine bir şey oldu… Kırk dört yıl önce dedeme gönderilmiş bir mektup ve içinden çıkan garip bir harita ortalığı karıştırıverdi. Üstelik bu kez işin ucunda çil çil altınla dolu bir define olabilirdi.
Dedem heyecandan belindeki fıtık ağrısını bile unuttu. Babam hemen bir küpün içine kaç altın sığacağını hesaplamaya başladı. Dayım cep telefonundan yol tarifine baktı. Annemse her panik durumunda yaptığı gibi mutfağa gidip çay koydu.
Ertesi gün ailecek arabaya doluşmuş, sıkış tepiş bir vaziyette dedemin köyüne doğru yola koyulmuştuk bile. Ellerimizde kazma, küreklerle define aradığımızı düşündükçe acayip gülesim geliyordu. Ama köye varıp da define arayacağımız arsanın üzerine bir hamam kurulmuş olduğunu görünce… İşte, asıl olanlar o zaman oldu