Maraş’ın edebî bir muhit olarak nitelendirilmesinde en büyük pay şüphesiz yedi güzel adam”ındır. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde bir araya gelip ömürleri boyunca sürdürdükleri beraberliklerinde, kendilerinden önce gelen üstatların bireysel çabalarını bir adım öteye taşıyan bu arkadaş ekibi, gerek yaşamsal gerek sanatsal paylaşımlarıyla memleketlerinden başlayıp tüm ülkeye yayılan kültürel ortamın hazırlayıcısı/sürdürücüsü olurlar. Onların dost meclislerinin ağabey rolünde ise hakiki manadaki beyzade, Erdem Bayazıt bulunur. Öğretmenlikten dergi/yayınevi yöneticiliğine, dernek başkanlığından milletvekilliğine varana kadar geldiği her vazifede vatan hizmetiyle yanıp tutuşan, bilhassa gençlerin yetişmesinde hassasiyet gösteren, mavera sevdalısı Erdem Bayazıt’ı okumak, onu yakından tanımak ve anlayabilmek yaşadığımız çağ için bir zorunluluktur. Yedi Güzel Adam’dan biri olan rahmetli Erdem Beyazıt, şairliği, destansı özellikleriyle coşku veren şiirleri bağlamında hepimizin beğenisini kazanmış, daha açık ifadeyle onun şairliği hakedilmiş bir şairliktir. Her zaman gayretli, çalışkan ve planlı olmuştur. (Nuri Pakdil, Yeni Şafak) Erdem Bayazıt şiiri deyince benim zihnimde mümin duyarlığı güçlü bir şiir canlanıyor. Dünyanın kalbini dinleyen bir şairin yürekli sesi... Yeryüzünde zulüm ve işkence gören tüm mazlum milletlerin acısı, derdi, onun acısı, onun kederidir. Çağın gözleri önünde yaşanılan zulme, kedere, şair duyarlığı ile ortak olma düşüncesindedir. Erdem Bayazıt şiiri, Müslümanların içinde yaşadıkları çalkantı, hezeyan ve bunalımlara karşı bir protesto sesi olmak isteyen bir şiirdir.