“Hapishane bende birçok şeyi öldürdü, birçoğunu da meydana çıkardı. Bu benim ödülümdür ve ben ona layık oldum.” Dostoyevski
Dostoyevski, hapishane edebiyatında ilk yol göstericidir. En zor hapishane koşullarında bile insanın iyi olabileceğini, bir gün dışarıyla yeniden buluşup yeni başlangıçlar yapılabileceğini öğretir. Sibirya Hapishanesinden çıktıktan sonra yazdığı Ölüler Evinden Anılar kitabı ise tüm insanlığa yazılmış bir çığlıktır.
Bazı edebiyat tarihçileri Dostoyevski’nin yazarlığını iki döneme ayırır: Hapishaneden önce ve hapishaneden sonra. Yeraltından Notlar, Suç ve Ceza, Cinler ve Karamozov Kardeşler’i hapishane sonrasında yazmıştır. Aytekin Yılmaz bu kitabında 19. yüzyıl ortalarındaki Dostoyevski hapishanesinden, 20. yüzyıl Stalin rejiminin toplama kamplarına, oradan da bugüne hapishanelerin geçirdiği reformları ve edebiyat dünyasına olan yansımalarını inceleyerek hapishane olgusuna yeni bakış açıları sunuyor. Dostoyevski hapishanesinden kendi döneminin hapishanelerine bir tünel kazıyor. Aytekin Yılmaz kitabın girişinde, “‘Dostoyevski, hapishane çöplüğünün dibinde altın buldum.’ diyordu. Ben de hapishanede Dostoyevski kitabı buldum, sizce kim daha şanslı? İşte elinizdeki bu kitap şanslı olanın izini sürüyor.” diyerek, okuru heyecanlı bir tartışmaya davet ediyor. “Herkesin yolu bir gün hapishaneye düşebilir.”