Açılışı 562 yılının sonunda gerçekleşen ve tam 1000 yıl boyunca Hıristiyan dünyasının en büyük ibadethanesi unvanını taşıyan Ayasofya: Yaklaşık 1500 yıllık geçmişi ve ilk günden beri göreni “büyüleyen” ihtişamıyla sadece dini açıdan değil, mimari, siyasi, kültürel ve toplumsal açıdan da benzersiz bir “abide”! Bütün heybetiyle göğe yükselmesinden on beş yüz yıl sonra, İstanbul’un göbeğinde hâlâ ayakta olan Ayasofya, döneminin en büyük ozanlarından Paulos Silentarios, namı diğer Mabeyinci Pavlos, tarafından bizzat açıldığı gün, yaratıcılarının ona kazandırmak istediği tüm güzellik ve görkemle bezenmiş haliyle, bütün detaylarıyla ve esinleyici bir güçle betimlenmişti. Belagatteki maharetini sergilerken, ihtişamıyla göreni büyüleyen mabedin yapımında kullanılan malzemelere dair detayları aktarır ve estetik simgeler gibi görünen şeylerin ardında gizlenmiş tanrıbilimsel motifleri de ilk kez dile getiren bir “rehber” esere imza atar Mabeyinci. Bir yazın geleneği olarak dönemin mimarlık yapıtları için kaleme alınan övgü metinleri arasında “bizim” için en özeli Ayasofya’nın Betimi, Pierre Chuvin’in metnin ve yazarının önemini ortaya koyan önsözü, Samih Rifat’ın Mabeyinci’nin sesini kulaklarımızda çınlatan titiz çevirisi ve kendi objektifinden fotoğraflarıyla