(…) Elinizde tuttuğunuz bu kitap fikri Çamlıhemşin’de doğdu. Emel Bahçıvan ile Çamlıhemşin’de tanıştık. Yemek üzerine konuşmalar, sonra yazışmalar, anneanne ve babaannelere ait yemek tarifleri, bizi onların anılarını anlatmaya kadar götürdü. Bir gün Emel, “Keşke bu anıları, yaşanmışlıkları, yemek tariflerini derlesek toplasak” dedi… İçime bir tohum attı. Kuzey Ege’de, Kazdağları’nın eteklerinde birdenbire yazmaya başladım. Geçmişte yaşananlar, sofraların lezzetleri, kalplerin hüznü, gönüllerin coşkusu, ritüeller, gelenekler… (…) Sonra tarifler, anılar akmaya başladı. Bazı yazılar aile meclisleri toplanarak yazıldı; bazen gözyaşları bazen de kahkahalar kelimelere eşlik etti. Yazarken kökleriyle buluştuğunu, yazmanın kendisine iyi geldiğini, ferahladığını, hatta geçmişle helalleştiğini söyleyenler oldu. (…) Kitaptaki her bir hikâye sizin de yüreğinizde, zihninizde çoğalsın; yeni yolculuklara kapı aralasın ve ne olursa olsun yüzümüzü geleceğe dönerken kadime sırtımızı dönmeyelim, hayatın anlamından asla uzaklaşmayalım.